Doğduğumuz andan itibaren birçok kimlik özelliğine sahip oluyoruz. Din (ki bu en önemlisidir), dil, ırk ve milliyet vb. Bu bahsedilen özelliklerden birçoğu belirli bir tarihe ve geçmişe sahiptir. Tarih boyunca da bu bahsedilen özellikler defalarca kez değişime, ayrılmaya, bölünmeye, gelişmeye ve dinamikleşmeye uğramıştır, yaşanan tüm bu hadiseler günümüzde bu unsurların aynı zamanda tarihi bir unsur olmasını da sağlamıştır. İşte bizim meselemiz tam olarak da bu. Bir tarihe sahibiz çünkü tam olarakda içinde bulunduğumuz unsurlar tarih boyunca hep dinamikti...
Ama meselemiz dozunun dışında böyle gözüktüğü gibi saf ve temiz kalmıyor. Tarih, zafer ve mağlubiyet, değişim ve kalıcılık gibi birçok birbirine zıt olumlu ve olumsuz sonuçlarla dolu. İşte bu sonuçlar insanlar içinde bir övünç kaynağı ve ego tatmin etme aracı haline geldi.
Günümüzde diğer toplumlara göre daha geride kalmış olan toplumlar incelendiğinde ortaya çıkan ortak sonuç nedir? Fakir olmaları mı? Güçsüz halde bulunmaları mı? Düşmanları tarafından ezilmeleri mi? Aslında dürüst olmak gerekirse sorunun cevabı evet, fakat konumuz bu değil. Herkeste geçmişle övünmekten dolayı basit bir şekilde tatmin edilen ve karşılanan bir duygu durumu var. Kimse geleceği ve bugünleri düşünmek istemiyor çünkü bundan 800-1000 yıl önceki yaşanan olaylar bu insanlar için oldukça tatmin edici.
Peki durum bu haldeyken Müslüman milleti ne durumda? Üstümüze düşen görev yerine getiriliyor mu? Başarılı mıyız? Aslında genel olarak hayır tabikide.
İslamiyet'in başlangıcını hicret olarak kabul edecek olursak (ki bu aslında oldukça hatalı ve yanlış bir durumdur) İslamiyet 2025 itibariyle 1447 yıldır var olan bir dindir. Peki bu sürecin tamamında yaşanıp biten olaylar veya devam eden olaylar Müslüman milleti üzerinde nasıl bir etkiye sebep oldu?
1447 yıllık İslam Tarihi boyunca İstanbulun Fethinden tutun Endülüs Medeniyeti'ne kadar birçok olumlu hadise gerçekleşti. İlk olarak Arap Yarımadası'nda oldukça zor ve güç bir dönemde ortaya çıkan İslamiyet, bugün Dünya'daki her kıtada etkinliğini gösteren (tabii ne kadar etkinse) bir din haline geldi. Zamanla Avrupada günümüz Fransa sınırlarına kadar toprak kateden İslamiyet Puvatya Harbi ile ilerlemesini durdurmuş ve Osmanlı Dönemi'ne kadar Avrupa üzerinde ilerleme katedememiştir.
İslamiyet, tarih boyunca birçok savaş ve galibiyetle dolu bir dindir. Temelde dinin içinde bulunan savaşçı ruh tüm din mensuplarını diri ve canlı tutmuş ve dinin etkinliğini önemli ölçüde arttırmıştır. Ortaya çıkar çıkmaz İran'ı ve Roma ile Bizans'ı yıldırım hızıyla kontrol altına alan İslamiyet bu hızlı ilerlemeler ile Dünya Tarihi'nde örneği olmayan birçok olaya vesile olmuştur.
Peki, bu kadar şanlı, zaferli ve kültürlü bir tarihe sahip olan bu dinin mensupları yani Müslümanlar günümüzde nasıl bir konumdadır ve nasıl bir etkinlik sürdürmektedirler?
Apaçık ortadadır ki 1400 yıllık İslam Tarihi son 200-250 sene içerisinde oldukça acınası bir hale düşmüştür. Batının sömürgeciliği ve durmak bilmeyen işgalleri, kültürel değişimler, Avrupa ve tabikide ABD. Tüm bunlar sadece 200-250 sene içerisinde 1200 yıllık gidişatı nasıl tersine çevirdi? 1400 yıllık İslamiyet son yüzyıllarda mevcut duruma nasıl geriledi?
Müslümalar Neden Geçmişe Takılı Kaldı
Müslümanların geçmişe takılı kalması günümüzde kolaylıkla gözlemlenebilir bir olay haline gelmiştir. Türkiye, İran ve Arap ülkelerinde tarihe karşı var olan sevgi bunun apaçık göstergesidir. Tarih kasinlikle hafife alınmaması gereken ve oldukça önemli olan bir araştırma alanıdır. Fakat Tarih alanı diğer araştırma alanlarından farklı olarak ciddi bir zehirleyici etkiye de sahiptir. Tarihe takılı kalarak geleceği umursamamak, geçmişle övünerek geleceğe dair tüm hedefleri umursamamak bunun apaçık örneğidir. Müslümanlara bakınca da tam olarak bu durum göz önüne gelmektedir.
Müslümanlar artık gelecek için çabalamayan, tamamiyle uykuya dalmasa da ciddi anlamda Dünya üzerinde pasif kalmış, korunmasız, gelişmemiş ve savunmasız bir halde gözüküyor. Bir diğer tabirle mahalledeki tüm Müslümanlar Endülüs Sarayları ile övünürken mahalle camisinin kubbesinde hala delikler ve yarıklar mevcut. Eğer tarihimiz ve geçmişimiz bizi geleceğimizden ve bugünümüzden alıkoyacaksa Tarihimiz başlı başına düşmanımızdan farksızdır. Tarih mantıken en iyi dost olup aynı mantıkla en büyük düşmanımız haline de gelebilmektedir. Geçmişleriyle övünüp mevcut durumdaki tüm olumsuzluklara kulak asan, zamanla bugünden çok daha kötü yerlere gelineceğinden habersiz olan insanlar... Tüm bunlar bize dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor.
Şahsımca bu durumun başlıca sebepleri şunlardır:
- Batılıların 21. 20. ve 19. Yüzyıllarda Müslümanlar üzerindeki etkisi
- Mevcut hükümetler ve rejimler
- Toplum ahlakındaki düşüş
- Eğitimsizlik (ki en önemlisidir)
- Okuma yazma oranlarındaki ciddi düşüklük
- Bilim ve teknolojiye karşı kayıtsızlık
Özet geçmek gerekirse Müslümanlar tarihe takılı kalarak geleceğin varlığını unuttular çünkü hiçkimse geleceği düşünebilmek için gerekli şeylere sahip değildi. Durum böyleyken Batı'nın Müslümanlar üzerindeki hakimiyetini arttırması daha da kolay oldu.